Ramazan
ayının gelmesiyle oruç tutan kişilerin günlük beslenme şekli ve öğün
sayısı birdenbire değişiverir. Üç öğün olan günlük beslenme iki öğüne
düşer. Kırmızı et, ekmek, pilav, makarna, hamur işi börek ve tatlı
tüketimi artar. Bunun yanı sıra meyve ve sebze tüketimi azalır. Oysa
unutmamak gerekir ki, günlük alınması gereken vitamin, mineral,
karbonhidrat, yağ ve protein oranları ramazan ayında aynı miktarda
alınmalı.
Peki doğru beslenme nedir? Öğünlerde tüm besin gruplarını (yeterli miktarda et, süt ürünleri, meyve, sebze, yağ, şeker ve tahıl gibi) orantılı bir besleme programı içinde bir arada yemek, lif alımı için sebze ve meyveyi mutlaka tüketmek, günde en az 1.5 litre su içmek, tahıl ve kuru baklagilleri ihmal etmemek, az ve sık yemek ve lokmaları azar azar alıp yavaş çiğnemektir.
Peki doğru beslenme nedir? Öğünlerde tüm besin gruplarını (yeterli miktarda et, süt ürünleri, meyve, sebze, yağ, şeker ve tahıl gibi) orantılı bir besleme programı içinde bir arada yemek, lif alımı için sebze ve meyveyi mutlaka tüketmek, günde en az 1.5 litre su içmek, tahıl ve kuru baklagilleri ihmal etmemek, az ve sık yemek ve lokmaları azar azar alıp yavaş çiğnemektir.
Oruç ve beden sağlığınız
Oruç sırasında sağlıklı beslenme kadar vücutta yaşanan değişimler
konusunda da bilinçli ve dikkatli olmak gerekiyor. Beslenme düzeninin
birdenbire değişmesi orucun ilk günlerinde kan şekerinin düşmesi, vücut
ısısının azalması, üşüme, başağrısı, uyku hali ve halsizlik gibi
sorunların yaşanmasına neden olabilir. İşte bu nedenle iftarda mideye
aşırı yüklenmeyip doğru beslenmek gerekiyor. Zaten vücut ritmi bu
tempoya kısa sürede alışıp uyum sağlayacaktır. Beyin çok ince ve hassas
bir şekilde, sindirim sistemi,şeker düzeyi,yağ metabolizması gibi
vücudun çeşitli işlevlerine ayar yapar. Beslenme düzeyi ve ruhsal duruma
göre daha farklı bir fizyolojik durum ve işleyiş mekanizması devreye
girer. İçimizdeki kozmik zeka, her yeni bedensel ve ruhsal duruma göre
yeni ayarlar ve taktikler geliştirir.
Ramazan, doğru beslenildiği takdirde sürekli çalışan bedenimizin toksin atılımını sağlamak için iyi bir fırsattır. Vücut, bu dönemde zararlı fazlalıkları atarak kendini yeniler, mide-bağırsak sistemi istirahate çekilir, gün içersinde alkol ve sigara alımı olmadığı için vücuttaki kan temizlenir, ciğerler yenilenir. Özellikle karaciğer hem dinlenir, hem de kendini yeniler. Sürekli yeme alışkanlığından kaynaklanan obezite rahatsızlığından yakınanların vücutları dinlenir ve düzenli beslenme alışkanlığı için bir fırsat doğar.
Ancak diabet, yüksek tansiyon, oniki bağırsak ülseri ve kalp hastalıklarından yakınanların ve diğer organik rahatsızlıkları olanların oruç tutması sakıncalı.
Nasıl beslenmeli?
Ramazan, doğru beslenildiği takdirde sürekli çalışan bedenimizin toksin atılımını sağlamak için iyi bir fırsattır. Vücut, bu dönemde zararlı fazlalıkları atarak kendini yeniler, mide-bağırsak sistemi istirahate çekilir, gün içersinde alkol ve sigara alımı olmadığı için vücuttaki kan temizlenir, ciğerler yenilenir. Özellikle karaciğer hem dinlenir, hem de kendini yeniler. Sürekli yeme alışkanlığından kaynaklanan obezite rahatsızlığından yakınanların vücutları dinlenir ve düzenli beslenme alışkanlığı için bir fırsat doğar.
Ancak diabet, yüksek tansiyon, oniki bağırsak ülseri ve kalp hastalıklarından yakınanların ve diğer organik rahatsızlıkları olanların oruç tutması sakıncalı.
Nasıl beslenmeli?
İftarda gün boyu aç kalan midenin herhangi bir besini kabul etmesi
için seçilmesi gereken ilk besin su. Oruç, su ve hurma ile açılıp
besleyici bir çorba, peynir ve pide ile devam etmeli. Ara verip ana
öğünde et, salata, sebze ve komposto gibi çeşitler yenilebilir. Ara
verip biraz kuruyemiş, sütlü tatlı ya da meyve yenilmeli. Veya bir dilim
börekle çay keyfi yapılabilir. İftar ile sahur arasında uzayan zaman
diliminde mutlaka iki ara öğün olmalı. Yani Ramazan beslenme alışkanlığı
2 ana öğün ve 2 ara öğün şeklinde olmalı. Sahur atlatılmaması gereken
bir öğün. Doyurucu, hafif, besleyici ve enerji veren yiyecekleri
içermeli. Zengin bir kahvaltı şeklinde olabilir, ya da çorba, pilav,
makarna, hoşaf, sütlü tatlılar, çorba, yoğurt ve meyve gibi besinler
yenilebilir. Susuzluğu artırıcı besinler yenilmemeli ve sahur susamayı
önleyeceği için öğün mutlaka çayla tamamlanmalı.
Bünyenizi C vitamini ile güçlendirip kış hastalıklarından korunun
Bünyenizi C vitamini ile güçlendirip kış hastalıklarından korunun
Havaların
soğuması ve hızlı kışa geçiş döneminde bünye değişime uyum sağlamakta
zorlanır ve bağışıklık sistemi zayıflar. Hal böyle olunca kış
hastalıklarına davetiye çıkar. Bu durum oruç tutanlar için ekstra bir
risk oluşturabilir. Kışa bol C vitamini alarak hazırlanmakta yarar var.
80-90 gramlık 1 kivi 60 mg C vitamini içerir. Bu oran günlük C vitamini
gereksinimi için yeterlidir. İftar ve sahur arasındaki ara öğünlerde bol
kivi, portakal suyu, domates, sivribiber ve kuşburnu gibi C vitamini
içeren gıdaları tüketin. Bitkisel buğular yaparak solunum sisteminizi
dezenfekte edin. Bunun için 6-7 damla okaliptüs yağı ve yarım tatlı
kaşığı zerdeçalı 2 litre kaynar suya atın. Başınızı havlu ile örtüp buğu
yapın.
Bitkisel çaylar için. Ihlamur, zencefil ve kuşburnunu 2 dakika kaynatıp 3 dakika dinlendirin.Ilık olarak için.
Şifa kaynağı hurmayı sofranızdan eksik etmeyin
Bitkisel çaylar için. Ihlamur, zencefil ve kuşburnunu 2 dakika kaynatıp 3 dakika dinlendirin.Ilık olarak için.
Şifa kaynağı hurmayı sofranızdan eksik etmeyin
İftar
sofrasının vazgeçilmez meyvesidir, hurma. Tarihi insanlık kadar eski
olup kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere birçok rahatsızlığa
iyi gelir. Hurma, lif, mineral ve fenol açısından zengindir. İçeriğinde
potasyum, magnezyum, kalsiyum ve demir bulunur. Ayrıca bitkisel doymamış
yağ da içerir. Gün boyunca aç olan bir bünye için dengeleyici ve
besleyici çok sayıda değerli maddelere sahiptir. İftarların hurma ile
açılması bir tesadüf değil, çok mantıklı bir beslenme alışkanlığıdır.
Hurmadaki doğal şeker düşük kan şekerinin doğal yolla yükselmesi için
uygun bir başlangıçtır. Hurma, bedeni ve zihni geliştirir, boğaz
ağrıları, bronşit, öksürük ve soğuk algınlığı hastalıklarına iyi gelir.
Düzenli olarak yenilmesi halinde kalp ve damar hastalıklarından korur.
Ancak günde 3-4 kuru hurmayı aşmamaya özen gösterin.
Kalsiyum ve magnezyumlu gıdaları ihmal etmeyin
Kalsiyum ve magnezyumlu gıdaları ihmal etmeyin
Oruç
esnasında bazen hatalı veya eksik beslenmeye bağlı olarak kalsiyum ve
magnezyum gibi vücut için çok önemli minerallerin eksikliği sözkonusu
olabilir.Kasların kasılması, beyin-sinir iletişimini sağlayan sıvılar,
kanın pıhtılaşması kalsiyum miktarına bağlıdır. Eksikliği halinde yüksek
tansiyon, kemik defoları ve kemik erimesi gibi hastalıklar ortaya
çıkar. Kalsiyum miktarı azaldığı zaman kas krampları olabilir. Süt ve
sütlü ürünler, lahana, karnabahar, brokoli, ıspanak, turp, yeşil lifli
sebzelerde bulunur. Magnezyum, vücuttaki enzim fonksiyonlarında önemli
rol oynar. Magnezyum miktarının düşüklüğünde yüksek tansiyon ve böbrek
taşı gibi şikayetler artar. Eksikliği halinde ise fiziksel ve zihinsel
yorgunluk, kas krampları, iştahsızlık, uykusuzluk ve sinirlilik gibi
belirtiler başlar.Yeşil sebze, kuruyemiş ve tam tahıllarda bulunur.
Çekirdek deyip geçmeyin
Çekirdek deyip geçmeyin
Bu
küçücük çerezliklerin sağlığımız için yararları dev boyuttadır. Kalbi
koruyucu maddeler içerir. Cildi gençleştirir, kırışıklıkları önler. C
vitamini dışında pek çok vitamin özellikle de E vitamini ve pekçok
minerallere sahiptir. Ayrıca içeriğinde çok az bitkide rastlanan D
vitamini bulunur. A, E, K ve B grubu vitaminlerince zengin olup protein,
kansızlığı önleyici folik asit, çinko, bakır, demir ve vücut için çok
önemli olan 8 amino asite sahiptir. Ramazan?da ara öğünlerde tuzsuz
ayçekirdeği veya kabak çekirdeği yiyin. Günde 1 avuç kadar
yiyebilirsiniz. Dilerseniz çekirdekleri soyup ufalayın ve çorba, salata
ya da makarnanın üzerine serperek yiyebilirsiniz. Kabak çekirdeği,
bağırsak salgıları, böbrek ve cilt işlevine yardımcı olur. Çekirdekte
vücut için çok gerekli B1, B2, B3, B5, B6 ve E vitaminleri bulunur.
Kabak çekirdeği yağında diş çürümelerini engelleyen bir madde vardır.
Ayrıca içeriğindeki çinko sayesinde prostata iyi gelir.
Sahurda yeşil elma yiyin
Sahurda yeşil elma yiyin
Yeşil
elmanın tok tutucu özelliği vardır. Elmanın kabuğunda bulunan pektin
maddesi tokluk hissini uyarıcı özellikler içerir. Bu nedenle uzmanlar
onun sahurda kabuğu ile yenilmesini öneriyorlar. Elma, C, PP, B1, B2 ve A
vitaminleri ve potasyum, fosfor, kalsiyum, magnezyum, sodyum, demir,
bakır, iyot, çinko ve manganez gibi mineraller içerir. Ayrıca pektin
gibi sağlığımız için çok değerli besinsel değerlere sahiptir. Elma,
bağırsak sistemini düzenler, gerginliği azaltır, kolesterolü düşürür.
Şeker oranının düşük olması diyet programlarında tercih edilmesine neden
olur. iDiabet ve damar sertliğine karşı yararlıdır. Eskilerin ?günde
bir elma doktoru uzaklaştırır? sözü bir tesadüf değildir. Elma tek
başına pek çok sağlık sorununa yararlı olmanın yanı sıra cilt
güzelliğinin de ilacıdır. Elma yüzyıllar boyunca gençleştirici bir meyve
olarak bilinir. Bu nedenle siz de hergün bir elma yiyin. Oruç
tutuyorsanız sahuru bir yeşil elma ile tamamlayın.
Bitkisel çay için
Bitkisel çay için
Pek
çok kişi Ramazan?da açlık ve susuzluktan ziyade uyku eksikliğinden ya
da bölünmesinden yakınır. Oysa kaliteli bir uyku ertesi gün zinde bir
şekilde yataktan kalkmanızı sağlar. Hiçbir şey kesintisiz ve derin bir
uyku kadar beyni ve bedeni dinlendiremez. Ağır bir iftardan sonra çöken
rehavetle uyumak uykusuzluğa davetiye çıkarır. İftardan sonra koyu çay
ve kahve içmek de uykuyu olumsuz etkiler. Yatmaya yakın ağır yemek yemek
mideyi rahatsız edip uykuyu geciktirir. İyi bir uyku için iftardan
sonra yürüyüş yapın ve yatmadan evvel mutlaka gevşetici bitkisel çaylar
için. Piyasada bulunan gevşetici hazır çayları içebilirsiniz. Dilerseniz
evde kendiniz hazırlayabilirsiniz. Bunun için; 1 tutam papatya, 1 çay
kaşığı anason, 7-8 yaprak melisa ve 1 çay kaşığı rezeneyi 1 su bardağı
suya ilave edip kaynatın. 3-4 dakika dinlendirip bal ile tatlandırarak
için. Günde 1-2 kez içebilirsiniz. Her seferinde taze olarak yiyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder