10 Ekim 2011 Pazartesi

MERDİVEN ÇIKMANIN FAYDALARI

Zayiflamanin kolay yolu
merdiven çıkmak...

İstatistiklere bakılırsa, hızla şişmanlıyoruz. Kimimiz sinirden, 
stresten,kimimiz gerginlik ya da öfkemizi bastırma isteğinden, 
kimimiz de yalnızlık ve depresif düşüncelerimiz sonucu 'homidi-
gırtlak' yiyoruz!

Kiloları bazen de hastalıklar, genetik faktörler ya da bilgisizlikten
alıyoruz. Çoğumuz 'şekerim düştü' diye şeker yiyerek, bazı 
şarlatanlara uyup karbonhidratlarla (ekmek, pirinç, bulgur, 
makarna, meyve ve sebze) proteinleri (et, tavuk, balık, yoğurt) 
ayrı ayrı tüketerek, sağlığa faydlıdiye zeytinyağlıları, fındığı, cevizi, 
meyveleri fazla miktarda yiyerek ya da alkolü fazla içerek 
yağlanıyoruz. Uzmanların dediklerine bakılırsa kadınlarımızın yüzde 
30'u, erkeklerimizin yüzde 15'i fazla kilolu veya şişman.  
 
SADECE DİYET YAPMAK YANLIŞ 
Problemin çözümüne de yanlış yaklaşıyoruz. İşe sadece diyet yaparak 
yani yiyip içeceklerimizi azaltarak halledebileceğimizi düşünüyor, kilo 
meselesi diyince diyet uzmanlarına koşuyoruz. Ama ne var ki aktif bir 
hayat tarzı oluşturmadığınız müddetçe ne fazla kilolardan kurtulmak 
ne de ulaşılan sağlıklı kiloları koruyabilmek mümkün olmuyor. 

Diğer taraftan modern hayat bizi sadece kalori bombardımanına 
tutmuyor. Bacaklarımızın altına yerleştirdiği yeni teknolojilerle bizi 
adeta uçuruyor. Modern hayatın bizden uzaklaştırdığı eski alışkanlıkların 
başında ise merdivenler geliyor. Kilo problemlerinin bu kadar hızla 
yayılmasının arkasında 'merdivenlerimizin elimizden alınması' da etkili 
bir faktördür.  
 
BİZİ MERDİVENSİZLİK ŞİŞMANLATIYOR
Lütfen şaşırmayın! Bizi şişmanlatan sebepler arasında merdiven kullanma
alışkanlığını bırakmak da var! Apartmanların neredeyse tamamı asansörlü 
hale geldi. Artık otellerde personel bile merdivenleri kullanmıyor. Alışveriş
merkezleri, çarşılar daha kapısından girmeden ayağınıza kırmızı halı serer
gibi sizi yürüyen merdivenlere yönlendiriyor. 

Ya havaalanlarına ne demeli. Oralarda koridorlarda yürümek bile imkansız
hale geldi. Kendi kendine yürüyen bir bandın üzerine çıkıyorsunuz, 
1000-1500 m'yi tek adım atmadan gidebiliyorsunuz. Oysa dizlerimiz, 
baldır ve bacak kaslarımız, kalça kaslarımız, yürümek, tırmanmak, yokuş 
çıkmak üzere dizayn edilmişler. Onları birer kalori harcama makinesi gibi 
çalıştırmanın en tesirli yolu merdiven çıkmak. Bunu ne yapıp edip başarmak 
hayatın içine sokmak gerekiyor. 
 
İŞTE RAKAMLAR...
Her gün 40-45 merdiven basamağı çıkmak yılda en az 2 kilo kaybettiriyor.
Bunu her gün 180-200 merdivene çıkarırsanız (ki sadece 16 kat ediyor, 
sabah 8 akşam 8 kat çıkmanız yetiyor) yılda sekiz kilo yağ kaybedersiniz. 
Üstelik ne diyetisyenlere, ne diyet desteklerine, ne de diyet ürünlerine para
ödemezsiniz. Ek olarak kalbinizi güçlendirir, kemik yoğunluğunuz arttırır,
kaslarınızı destekler, şeker, kolesterol, tansiyon dengenize yardımcı
olursunuz. Düzenli merdiven çıkanlarda yaşlanınca denge problemleri ve 
hafıza kaybı gibi problemlerin de daha az görüldüğü biliniyor. 

Gördüğünüz gibi merdiven çıkmak bir taşla 5-10 kuş vurmanın yollarının 
en başında geliyor. Devamlı ve kalıcı bir kilo kontrolünde kararlıysanız, bu
son derece etkili faaliyeti yeniden hayatınızın bir parçası yapmayı lütfen
unutmayın. 
 
 
Çiğnemeden yutuyoruz...
Hastalarımıza egzersiz tavsiye ettiğimizde onu yapmakta çok yavaş 
davranırlar ama sıra lokmaları çiğnemeye gelince tutabilene aşk olsun! 
Araştırmalar kilo problemi olanların çoğunun çok hızlı yemek yediğini 
gösteriyor. Ya televizyona, ya bilgisayara, ya da etrafınızdaki insanlara 
dalarak veya strese ve çözümsüz düşüncelere teslim olarak lokmaları 
saymadan, çiğnemeden yutuyoruz. Oysa midemizden önce ruhumuzu 
doyurmamız lazım. 

Yiyip içtiklerimizin tadında, kokusundan ve takdiminden de da keyif 
almamız lazım. Araştırmalar çoğu fazla kilolu ve şişman şahısın önüne
konulanları üç-beş dakika da silip süpürdüğünü gösteriyor. Oysa yine
uzmanlara göre bir yemek periyodunun en az 20, mümkünse 30-40 
dakika sürmesi lazım. Bence "En az 20 dakika" kuralı mükemmel bir 
çözüm olacaktır. Her gün en az 20 dakika egzersiz yapmayı ve en az 
20 dakikadan önce sofradan kalkmamayı bir alışkanlık haline getirin. 
Göreceksiniz kilo kontrolü daha kolay olacak.

DİYET GÜNLÜĞÜ
Yazın havaların ısınması ile kurubaklagil yemeklerini tüketmekte 
zorlanıyorum. Listemde en az haftada 1 gün tüketmem tavsiye 
ediliyor. 
 
Yaz aylarına yönelik bir tarif verebilir misiniz?  
 
Protein ve posa deposu nohutu ihmal etmeyin

NOHUT SALATASI (1 porsiyon 200 kalori) 

2 su bardağı haşlanmış nohut 

1 diş sarımsak

2 adet taze soğan 

1 demet maydanoz

10 adet küçük domates 

3 yemek kaşığı üzüm sirkesi

4 yemek kaşığı zeytinyağı

Tuz, karabiber  
 
Hazırlanışı: Ayıklanmış malzemeleri doğrayın. Sirke ve zeytinyağı
çırpın. Haşlanmış nohutları ve bütün malzemeyi karıştırarak 30 dakika 
kadar buzdolabında ağzı kapalı olarak bekletin ve servis edin. 

Hazırlamış olduğunuz salata haftalık kurubaklagil tüketiminizi
destekleyecektir. Öğününüzün nebadat-bitkisel kaynaklı protein ve 
posa bakımından oldukça zengindir. Özellikle kolesterol yüksekliği 
sebebi ile hayvansal kaynaklı protein alımı sınırlanmış bir mönüde 
haftada iki-üç kez bu salatayı mercimek, kuru börülce veya kuru 
fasulye kullanarak da hazırlayabilirsiniz. 
 
GÜN BOYU TARTI
Aynı miktarda yemek yediğim halde, iki kilo almışım. Karnabahar yerim 
çok, o su tutar mı veya şişkinlik yapar mı? Günde çoğu kez 3 litre su 
içiyorum, bundan olabilir mi? Bir de bir sorum daha var size, lor 
peyniri gerçekten yağsız mı? Ne miktarda yiyebilirim? Peynirlerin 
uygun miktarları nedir?

Daha önceki yazılarda da belirttiğimiz gibi, tartı takıntınız var ise , yani
günde birkaç kez tartılıyorsanız, gördüğünüz rakamlar sizi şaşırtıyor
olabilir. Günlük su tüketiminiz, sıvı alımınız, tuvalet alışkanlığınız, gün
içindeki faaliyetiniz, hormonal değişiklikler gibi bir çok sebeple kilonuz
tartıda fazla çıkıyor olabilir. Haftada 1 gün, sabah aç karnına, tuvaletten
sonra, aynı kıyafetle ve mümkünse kıyafetsiz tartıldığınızda gerçek 
kilonuza daha yakınsınız demektir. Karnabahar, lahana, brokoli şişkinlik 
yapma özellikleri vardır. Lor peyniri birkaç çeşit olduğu için şunu
söyleyebilirim: 

Peynir grubu içerisinde en az yağa sahip olan peynirlerdendir. 
Yağlı lor peyniri de bulunuyor. Alışverişte etiket okumaya itina 
gösterirseniz az yağlı veya yağsız lor tüketebilirsiniz. Peynirlerin 
uygun miktarı diğer her besin grubunda olduğu gibi kişiye göre 
değişir. Bunun için bir diyetisyene gidip vücut analizi ve beslenme 
değerlendirmesi yapmanız lazım. 
 
 
Doğum sonrası depresyonuna dikkat edin...
Bir bebeğin doğumu neşe, sevinç, endişe, korku gibi karmaşık 
duyguları da beraberinde getirir. Bazen de beklenmeyen bir 
durumla karşılaşılır:Depresyon. Doğum sonrası annelerin yüzde 
10'unda depresyon görülmektedir.Nadiren de duygusal stresin 
aşırı bir şekli olan psikoz gelişebilir. Üç ayrı şekilde görülen doğum 
sonrası sıkıntılarının belirtileri da farklıdır:  
 
Basit Sıkıntı (Baby blues): Sadece birkaç gün veya birkaç hafta 
sürer. 
 
Mizaç değişiklikleri 

Endişe Üzüntü Sinirlilik Ağlama Konsantrasyon azalması Uyku 
güçlüğü 
 
Doğum Sonrası Depresyonu: Başlangıçta baby blues gibi olabilir, 
ama belirtiler daha şiddetli ve uzun sürelidir. Neticede kendisine veya 
bebeğe bakımını ve günlük faaliyetlerine mani olabilir. 
 
İştah azalması; uykusuzluk, aşırı sinirlilik ve öfke aşırı yorgunluk 
cinsel isteksizlik hayattan zevk almama utanç, suçluluk duyguları 
ciddi mizaç değişiklikleri...
Bebeğe bağlanamama aile ve arkadaşlarından uzaklaşma, kendine 
veya bebeğe zarar verme düşünceleri...  
 
Doğum Sonrası Psikozu: Tipik olarak doğumdan sonraki iki hafta 
içinde ortaya çıkar, nadir görülür ancak belirtileri çok şiddetlidir.

Zihin ve oryantasyon bozukluğu

Kuruntu, hayal görme

Paranoya

Kendine veya bebeğe zarar verme girişimleri

Daha önceden depresyonu olan, ailevi sıkıntıları olan, istenmeyen bir 
doğum yapmış olanlarda depresyon daha sık görülür. 

Depresyon bulguları birkaç hafta içinde geçerse veya günlük yaşantı 
da zorluk sebebi iseler tıbbi yardım istemek gerekir. Tedavi edilmeyen 
doğum sonrası depresyonu bir yıldan uzun sürebilir. Tedavide 
psikoterapi, antidepresan ilaçlar, bazen de hormon verilmesi faydalı 
olabilir. Ayrıca, omega-3 ile akupunktur ve masaj tedavide yardımcı olur. 
 
Çocukların da başı ağrır...
Baş ağrısı çocuklarda karın ağrısı ve kas-iskelet ağrılarından sonra 
en sık rastlanan ağrı tipidir. Çocuklarda en sık rastlanan gerilim baş 
ağrısı ve migren tipi baş ağrılarıdır. Özellikle ağrılar tekrarlayıcı özellikte 
ise anne-babalar sebebini öğrenmek üzere doktora, bazen de acil 
servislere başvururlar. Çocuklarda teşhis koymak erişkinlere göre 
daha zor olabilmektedir. 

Baş ağrısına yol açabilecek diğer hastalıklar mutlaka ekarte edilmelidir. 
Bu hastalıklar arasında menenjit, beyin apseleri, kafa travmaları, 
enfeksiyon hastalıkları (sinüzit, kulak iltihapları), anemi, glikoz düşüklüğü 
akılda tutulmalıdır. 

Araştırmalar 15 yaşına kadar olan dönemde çocukların yüzde 75'inde 
en az bir kez baş ağrısı oluştuğunu ortaya koymaktadır. Tabii olarak 
küçük çocukların baş ağrılarını tanımlamaları erişkindeki kadar açık 
olamamakta, çocuk bu yakınmasını ağlayarak, ya da sessiz bir 
yere çekilerek ifade edebilmektedir.

Çocukluk çağında görülen migren atakları erişkinde görülen ataklardan 
farklı özellikler taşıyabilmektedir. 

Erişkindekinin aksine, çocuklarda genellikle ağrı iki taraflı bir 
baş ağrısı şeklindedir. Daha kısa sürer. Bazen ağrıya eşlik eden 
kusma, bulantı, karın ağrısı ve baş dönmesi yakınmaları, baş 
ağrısından daha fazla ön planda görünür, bu durum teşhisi zaman 
zaman daha da güçleştirebilmektedir. 
 
Karaciğer yaşlanınca... 
Karaciğerin vazifeleri arasında:

Besinlerle alınan karbonhidratların, yağların, proteinlerin ve vitaminlerin
işlenmesi,

Kolesterol, trigliserid ve lipoprotein yapımı,

Safra üretimi,

Bazı serum proteinlerinin ( kan pıhtılaşma faktörleri) üretimi,

Vücutta üretilen atıkların ve dışarıdan alınan toksinlerin (zehirlerin)
temizlenmesi ön planda yer alır. 

Yaşlanmayla birlikte kan dolaşımının ve karaciğer hücrelerinin
yenilenmesinin yavaşlaması karaciğerin etkinliğini düşürür. Oluşan toksik
maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasında zorluk yaşanır. Kullanılan ilaçların
yarılanma ömürleri (kanda bulunan miktarın azalma süresi) uzar. 
 
CLA: Yazın da kullanabilirsiniz 
CLA süt yağında bulunan bileşiklerden biridir. Kırmızı ette kümes
hayvanlarının etinde bulunuyor. Otlaklarda ve bahçelerde dolaşarak tabii
yollardan beslenen hayvanların et ve sütünde daha çok bulunuyor. 

Yani ahırlarda büyütülen hayvanların eti de, sütü de CLA 
bakımından fakiroluyor. Bazı araştırmalar CLA azlığının yağlanmayı 
hızlandırabileceğini gösteriyor. Bu sonuçlara dayanarak bazı uzmanlar 
da yağsız beslenmenin özellikle süt ürünlerinin yağsız yenmesini, 
içilmesini kilo meselesini tetikleyeceğini ileri sürüyorlar. Buna isbat 
olarak - özellikle Amerika'da - diyet süt ve süt ürünleri yağsız hayvan 
etleri tüketimi arttıkça kilo probleminde ortaya çıkan patlamayı 
gösteriyorlar. 

Nasıl tesirli olduğunu henüz çok iyi bilmiyoruz. Bizim de gözlemlerimiz
CLA'nın kas gelişmesini desteklediği ve yağ kaybını hızlandırdığı
yönündedir. "Yaşasın Hayat Kliği" beslenme uzmanlarının neredeyse 
tamamı kilo problemine girenlerin çoğuna bu desteği tavsiye ediyor. 
Onlara göre CLA günde iki-üç kez 100-1500 mg'lık kapsüller halinde 
alındığında faydalı olabiliyor. CLA'yı özellikle faallığın yüksek olduğu 
yaz aylarında kullanmak tavsiye ediliyor. 
 
Stres beli kalınlaştırıyor...
Aşırı stresin şişmanlığa yol açtığından artık kimse şüphe duymuyor. 
Stres yükü arttıkça kilolar da artıyor. Bu durumun üç temel sebebi 
olduğu belirtiliyor. 
 
Birinci sebep, strese bağlı olarak böbrek üstü bezlerinin daha
fazla kortizol hormonu salgılaması olarak kabul ediliyor. Kortizol 
hormonu yağlandıran, özellikle bel ve karın çevresinde yağlanmayı 
hızlandıran bir hormondur.

İkinci sebep olarak kanda insülin dalgalanmaları ve insülin 
fazlalaşmasıgösteriliyor. Strese bağlı insülin dalgalanmaları, hipoglisemik 
ataklara ve açlık krizlerine yol açabiliyor.

Üçüncü sebep ise strese bağlı yeme bozukluklarıdır. Çoğu insan 
stresle karşılaştığında rahatlamak için nişastası, şekeri bol, yüksek 
kalorili yiyeceklere yöneliyor. Kısacası stres şişmanlatıyor, hem de 
ne tehlikeli yerden, belden! 

Philips Çorba Makinesi ve O Lezzetli Mercimek Çorbası


Hiç yorum yok: